- Yaptırımlar her zaman cezalandırma amaçlıdır.
Yaptırımlar soğuk savaş sonrası dönemde – özellikle de 11 Eylül 2001 sonrasında- giderek daha etkin kullanılan bir dış politika aracı haline dönüşmüştür. Önceden istenmeyen hareketleri cezalandırma için kullanılan bir araç olsa da; giderek daha önleyici ve caydırıcı amaçlarla kullanılmaktadır. Yaptırımlarda çoğu zaman asıl amaç cezalandırmak değil; davranışı değiştirmektir.
2. Yaptırım kuralları sadece bankalar için geçerlidir.
Yaptırım kurallarının – özellikle BM, ABD ve AB- finansal kurumlara çok daha ağır ve geniş yükümlülükler yüklediği bir gerçek. Bu arada yaptırım hükümlerinin bir çoğunda “finansal kurum” ifadesi sadece bankaları değil; sigorta şirketlerinden ödeme aracılığı yapan kurumlara, döviz bürolarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Öte yandan getirilen yaptırım hükümlerinin bağlayıcılığının finansal veya finansal olmayan kurumlar için bir farklılığı bulunmamaktadır. Uçak bileti satarken yaptırımı ihlal ettiği için ceza alan firmalar olduğu gibi; milyon EUR’luk kredileri yaptırım kurallarına uygun kullandırmadığı için ceza alan bankalar da mevcuttur.
3. Yapılan işin “yasal olması” yaptırımlar açısından uygun olduğu anlamına gelir.
Malesef çokca karşılaşılan bir yanılgı. Örneğin ABD’nin İran’a karşı uyguladığı petro-kimya ambargosu bulunuyor. ABD’li olsun/olmasın herkes için İran’dan petro-kimyevi ürün almak ABD yaptırımına tabidir. Bulunduğunuz ülkenin İran’dan petro-kimyevi ürün ithalatına ilişkin bir yasağı bulunmuyor, siz de hertürlü gümrük yükümlülüğünü yerine getiriyor olsanız dahi yaptığınız yerelde yasal bir ticaretken ABD yaptırımına tabi bir işlem olabilir. Böyle bir ihlal durumunda ABD tarafından listelenebilir, varsa ABD ‘deki mal varlıklarınız dondurulabilir ve muhtemelen bankacılık sisteminden dışlanmanızla sonuçlanacak bir dizi müeyyide ile karşılaşabilirsiniz.
4. İyi niyetli hareket edersem, yaptırım cezası ile karşılaşmam.
Özellikle ABD yaptırımları açısından herhangi bir sorun yaşamamak için ABD yaptırım kurallarına iyi niyetli olarak uymaya çalışmanız her zaman yeterli değildir. ABD’li bir çok kurumun ve bazı uluslararası kuruluşların yaptırımlara uymakla ilgili belirlediği rehber ve yol haritaları mevcut. İyi niyetli olarak sadece bunları uygulamanız yaptırım riskinizi azaltsa da sorumluluğunuzu ortadan kaldırmıyor. Haliyle sadece iyi niyetli hareket etmek sizi cezai müeyyiden malesef korumak için tek başına yeterli değil. Özetle bilmediklerinizden de sorumlu olabilirsiniz…
5. Sadece bildiklerimden sorumluyum
Oldukça su götüren bir kavram; İngilizcesi ile “knowingly”. Türk Ticaret Kanunu’nundaki basiretli tüccar kavramına aşina olanların daha rahat idrak edebileceği bir kavram aslında. Bilmeniz gereken, şartlar ve konumunuz gereği bilginizin olması beklenen durumlar için de sorumluluğunuz yaptırımlar açısından devam ediyor. Bir nevi sizi koruyan tek şey “bilmeniz ve uygulamanız”. Bilmemek, bilmiyor gibi davranmak, ben nerden bileyim… demek malesef sizi kapsam dışına çıkartmıyor.
6. Yaptırıma uymadığımı kim nereden bilecek?
Yaptırım kuralları çoğu zaman bilinse de; kimileri tarafından hafife alınabilir veya tespit edilemeyeceği düşünülebilir. Oysa gerçeklerin er yada geç ortaya çıkmak gibi bir özelliği var. Son on yılda yaptırımlar açısından verilen cezalara bakıldığı zaman büyük çoğunluğu ihlalin gerçekleşmesini takip eden 4-5 yıl içerisinde verildiği görülmektedir. Ceza sürecini başlatan bazen firmaların kendi başvuruları olabildiği gibi – ki bu durum cezada ciddi bir hafifletici nedendir- ihbarlar ile de başlayan ceza süreçlerinin sayısı hiç az değil.
7. Ben hiç dolar kullanmıyorum, ABD ile de işim yok, ABD Yaptırımı beni etkilemez.
ABD yaptırımlarının diğer yaptırımlardan en önemli farkı ABD’li olmayan kişilere yönelik de yaptırım hükümleri içermesidir. Literatürde buna çoğunlukla ikincil yaptırımlar denir. İhlalin gerekçesi olan yasal düzenlemeye ve diğer bir çok değişene göre ABD’li olmayan birinin ABD yaptırımlarını ihlal etmesi halinde hapis cezasından; mali müeyyidelere hatta yasaklı listelere alınmaya varıncaya kadar bir dizi yaptırımla karşılaşması olasıdır. Hatta ABD’li olmayan bazı firmaların ABD Hazine Bakanlığı’na yaptıkları ihlallerden dolayı para cezası ödediği vakalar da mevcuttur. Çalıştığınız bankalar ile olan hesap açılış ve kredi sözleşmelerinizin yaptırım ile ilgili hükümlerine bakarsanız; ihlal durumunun sizi nasıl etkileyebileceğini daha net görebilirsiniz.
8. Yaptırıma tabi bir ülkeye mal gönderiyorum. Faturayı 3. bir ülkeye düzenliyorum, para da başka bir yerden geliyor. Bu şekilde yaptırımlar beni etkilemiyor.
Faturayı nereye düzenlediğiniz kadar; gönderdiğiniz malın nihai kullanıcısı da yaptırımlar açısından önemlidir. Yaptırım otoriteleri bu tarz durumları zaten kuralları oluştururken çoktan öngördüklerinden; 3. ülkeler üzerinden yaptırıma tabi ülke/kişi/kurumlara yapılan dolaylı işlemler de doğrudan yapılan işlemlerle aynı yaptırım riskini barındırmaktadır. Ufak bir tavsiye bankanıza karşı şeffaf olmak çoğu zaman sizi de yaptırım müeyyidelerinden koruyacaktır.
9. Yaptığım iş çok küçük bir tutar, yaptırım kuralları beni neden etkilesin ki?
AML vb. bir çok bankacılık düzenlemesinin aksine yaptırım konularında bir tutar sınırlaması çoğu zaman bulunmuyor. Yaptığınız işin “dikkate değer” (significant) bir iş olması yeterli ki bunun tanımı da işlemden işleme; durumdan duruma değişiklik gösterebiliyor. 15.000 USD ‘yi bulmayan bir işlem için ABD’nin yaptırım listelerine alınan bir şirket genel müdürü dahi kayıtlarda mevcut. (Hayır silah vb. birşey satmadı; yaptırıma tabi bir ülkeye paketleme makinası aparatı satışına aracılık etti.)
10. Yaptırıma tabi bir ülke ile asla çalışılmaması gerekir.
BM, ABD, AB ve diğerleri tarafından genişletilmiş yaptırım uygulanan ülke ve bölgeler mevcut. Aslında hiçbir yaptırım hükmü bu ülkelerle çalışmayı tamamen yasaklamıyor. Özellikle tarım ürünleri, gıda, ilaç ve medikal ekipman satışlarına yönelik çoğu zaman iyileştirilmiş şartlar / öncelikler / istisnalar mevcut. Önemli olan yaptırım riskini hesap verilebilir, şeffaf ve kurallara uygun bir şekilde yönetebilmek. Unutulmamalıdır ki kesilen yaptırım cezalarının bir çoğu yaptırıma tabi ülkeyle çalıştığından “habersiz” olan veya bunu bir şekilde gizlemeye çalışan kişi ve kurumlara yönelik. Aynı işlemleri bilerek ve yaptırım kurallarına uygun şekilde denetleyerek gerçekleştirmeye kalksalardı aynı müeyyideler ile karşılaşma ihtimallerini kayda değer oranda düşürebileceklerdi.
Abdurrahman ÖZBEK, CGSS